Çay bir çok ülkenin en çok sevdiği ve gelenkselleşmiş içecektir. hazırlanması kolay olan çayın sağlık açısından bir çok faydası vardır. Çince “Ça” kelimesinden türetilmiştir ve bütün diller, bu içecek için bundan aldıkları ve ürettikleri kelimeleri kullanırlar. İlk olarak çaya Çin’de M.Ö. 2700 yıl önce yazılmış olan belgede rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilaç olarak kullanıldığını belirtmektedir.
Çayın Çinlilerin milli içkisi olması, ancak milattan 400 yıl sonradır. Orta çağda ticari ilişkilerin başlamasıyla beraber yavaş yavaş çayın kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyaya yayılmıştır.
350 yıllarında Çinliler gemilerle Seylan’a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla takas ediyorlardı. Beşinci yüzyılın ortasında Çinliler Kızıldeniz’deki Aden’e kadar geldiler. Sekizinci yüzyıldan itibaren Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. On beşinci yüzyıldan itibaren çay karayoluyla Orta Asya’ya geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak kullanmaya başladılar.
Avrupa çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. On altıncı yüzyılda çaydan, meşhur seyyahlardan Giovanni Battista Ramusio (1559), L. Almedia (1588) ve Tareira (1610) tarafından bahsedilmiştir. Fakat çayın hazırlanması hakkında kesin bir bilgiye sahip değillerdi. 1610 yılında Hollanda-Doğu Hindistan şirketinin gemileri ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden
sevilen bir içecek oldu.
sevilen bir içecek oldu.
Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya 1650’de geldi. Rusya’ya karayolundan 1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında girdi. Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun bunu tavsiye etmesinden kaynaklanmıştır.
Türkiye’de çay ziraatine ait ilk denemeler 1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla son bulmuştur. 1924 yılında Kafkasya’dan getirilen tohumlar ile Rize’de bazı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi neticeler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kanunun çıkartılması ile çay üretimi büyük bir hızla gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene’den Hopa’ya kadar olan bölgede, sahilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Türkiye’de çay ziraatine ait ilk denemeler 1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla son bulmuştur. 1924 yılında Kafkasya’dan getirilen tohumlar ile Rize’de bazı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi neticeler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kanunun çıkartılması ile çay üretimi büyük bir hızla gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene’den Hopa’ya kadar olan bölgede, sahilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder