Ana içeriğe atla

Mor ötesi ışınların tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Görünen ışın ile X- ışınları arasında kalan elektromanyetik radyasyonlar. Ultraviyole (mor ötesi) ışınların dalga boyları X- ışınlarınınkinden uzun, görünen ışınlarınkinden ise kısadır. Dalga boylarının kısalığı sebebiyle insan gözüyle görülemezler. Fakat bâzı böcekler, meselâ bal arıları, tarafından rahatlıkla görülebilirler.

Ultraviyole ışınların varlığı ilk defâ 1801 yılında Ritter adındaki Alman fizikçisi tarafından tespit edilmiştir. Ritter X ışığının kimyâsal maddelere etkisini incelerken mor ışığın ötesindeki karanlık bantta enerji çıkışının olduğunu fark etmiştir.
Görünen ışın ile mor ötesi ışınların arasındaki sınır radyasyonun dalga boyu 4000 Angstrom (1
angstrom= 10-8 cm) olarak kabul edilir. Ancak bu sınır, yaşa göre değişir. Genç kimseler mor ötesi
bölgesine âit olan 3130 Angstrom (A°)luk dalga boylu radyasyonları görebilirler.
Ultraviyole ışın bandı kabaca üç bölgeye ayrılır: 4000-3000 A° arasındaki “yakın” bölge, 3000-2000 A°
arasındaki “uzak” bölge ve 2000-40 A° arasındaki “vakum” ultraviyole bölgesi.
Ultraviyole ışınların en büyük kaynağı güneştir. Güneşten yayılan enerjinin yaklaşık % 9’u ultraviyole
radyasyonudur. Bunun da ancak % 14’ü 3000 A°’dan küçük dalga boylu bölgeye âittir. Güneşten gelen
mor ötesi ışınların yarıdan fazlası atmosferde tutulur. Atmosferde tutulan (absorbe olan) radyasyonun
ekserisi küçük dalga boylu radyasyonlardır. Öyle ki, 3000 A° olan küçük dalga boylu ışınlar, yeryüzüne
hemen hemen hiç gelmez.
Ultaviyole ışınlar görünen ışınlar gibi optik kurallarına uyarlar. Kuvars, florit ve damıtık sudan rahatlıkla
geçtikleri halde, görünen ışınlar için geçirgen olan birçok madde tarafından tutulurlar. Meselâ alelâde
pencere camı 3000 A°dan kısa dalga boylu ışınları geçirmez. 2000 A°dan kısa dalga boylu ışınların
havanın kısa bir mesâfesinde tutulmaları ihmâl edilebilecek kadar az olduğu halde, atmosfer tabakası
boyunca tutulma yeterli olmaktadır. Daha kısa dalga boylu radyasyonlar oksijen tarafından tutulur. Bu
olayla da oksijenden ozon meydana gelir.
Ultraviyole ışınlar fosforlu madde olarak bilinen bâzı maddelere geldiği zaman, bu maddeler görünen
ışın neşretmeye başlarlar. Bu olay fluoresans olarak bilinir. Fluoresans lamba esas îtibâriyle ultraviyole
ışınlarını kesen bir nevi camdan yapılıdır. Ampulun iç tarafı ince bir fluoresan madde ile kaplanmıştır.
Böylece ultraviyole ışınlar bu fluoresan madde tarafından tutulur ve görünen ışın olarak neşredilir. Bu
işlem görünen ışın üretimi için yeterlidir.
Ultraviyole ışınların şiddeti foto-elektrik hücreler veya radyometrelerle ölçülür. Kezâ kimyevî maddelere
veya fotoğraf materyallerine olan etkilerinden de ölçülebilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz