19. yüzyılda, sirke ve şarabın mayalanması ve süt ekşimesi, kimyasal birer olay olarak kabul ediliyordu. 1860 yılında, Fransız bilim adamı Louis Pasteur, bir kez kaynatıldıktan sorna, ancak havayla temas ettirildiği takdirde bozulabileceklerini kanıtladı. Böylece, bozulmaya havadaki bazı mikroorganizmaların yol açtığı da anlaşılmış oldu. 1862 yılında Pasteur, 70 santigrat dereceye kadar kaynatılan sütün içindeki mikropların öldüğünü, ancak sütün tadında bir değişiklik olmadığını ve aynı tadla birkaç gün bozulmadan kalabileceğini gösterdi. Pastörizasyon adı verilen
bu ısıtma işleminin, inek sütüyle bulaşan çok önemli iki hastalık olan verem ve brusella hastalığına yol açan mikropları da öldürdüğü zamanla anlaşıldı ve pastörizasyon işleminin önemi böylece artmış oldu.
bu ısıtma işleminin, inek sütüyle bulaşan çok önemli iki hastalık olan verem ve brusella hastalığına yol açan mikropları da öldürdüğü zamanla anlaşıldı ve pastörizasyon işleminin önemi böylece artmış oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder