Ana içeriğe atla

üniversitenin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Fakülte denen ilim kollarından meydana gelen ve talebelerine belirli ihtisaslar kazandıran öğretim ve araştırma kuruluşu. Bugünkü mânâda ilk
üniversitelere Abbâsîler döneminde Bağdat’ta rastlanır. İlk üniversiteyse, Emevîler tarafından Fas’ın Fez şehrinde 859 senesinde kurulan Keyruvan Üniversitesidir. Eski Yunan ve Roma dönemlerinde

bâzı yüksek eğitim ve öğretim teşkilâtları olmasına rağmen bunların bugünkü mânâda üniversite niteliği yoktur. Batıda üniversiteler İslâm medeniyetinin Endülüs Emevî Devleti vâsıtasıyla Avrupa’ya
girmesiyle başlar. Fas, Kurtuba ve Gırnata üniversiteleri, ilim ve fennin kilise ve piskoposların tesirindeki ruhban sınıfına mensup öğretim üyeleri olan okullara girmesine vesile olarak, sâdece
hukuktan ibâret olan öğretim dalına tıp, astronomi, ilâhiyat ve benzerlerinin de eklenmesini sağladı. O zamâna kadar Avrupa kralları ve devlet adamları tedâvi olmak için Kurtuba Üniversitesinin Tıp
Fakültesine gelirlerdi. Hattâ dünyânın düz olduğuna inanan Avrupalılar, Galile, Kopernik, Newton dünyânın döndüğünü İslâm kitaplarından öğrenip söyleyince onları suçlu görüp hapsedecek kadar ilim
ve fende geriydi. Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi (1065), Osmanlılardaki ilk üniversite olan İznikn Medresesi (1331) gibi misalleriyle de Selçuklular ve Osmanlılar döneminde hızla gelişen medrese
müessesesi Tanzimata kadar fen derslerinde de söz sâhibiydi (Bkz. Medrese). Fen dersleri kaldırılınca
ilim ve fenni Endülüs Emevîleri vâsıtasıyla İslâm medeniyetinden alan batı, doğuyu geçmeye başladı.
Daha sonra (1863) Dârül-Fünun adı altında teşkilâtlanan bu yüksek eğitim-öğretim müessesesi çeşitli
safhalardan sonra 1933’te İstanbul Üniversitesi olarak yeniden düzenlendi.
Batıda Bologna, Pavia, Revenna ve Paris adları altında gelişmeye başlayan ilk üniversiteler uzun süre
psikoposların kontrolünde kalmaya devam etti. Hattâ Bologna Üniversitesinin rektörleri öğrenciler
tarafından seçilmekteydi. Öğrenciler nation denen dört gruba ayrılır ve her grubun lideri rektörün
yanında yönetime katılırlardı. Buna rağmen asıl yönetici ve söz sâhibi kimseler piskoposluktan
gönderilen ve kançı denen kimselerdi. Paris Üniversitesinde ise öğrencilerle birlikte öğretim üyeleri de
o yönetimde rol alırlardı. Fakat neticede yine kontrol piskoposluğundu. Sonraları üniversite rektörü
piskoposluğa karşı otoritesini sağlayarak özerk hâle geldi. Bunu tâkiben papalığa bağlı olmayan İngiliz
Oxford veCambridge üniversitelerinden sonra 14. yüzyıla kadar çeşitli Avrupa şehirlerinde üniversiteler
kuruldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz