Ana içeriğe atla

Bayrakla haberleşmeyi İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi gelişimi

Bayrakla haberleşme nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı

1400 ve 1600 yılları arasında, tam 200 yıl boyunca, donanma komutanları, filolarındaki gemilere belirli mesajlar göndermek için ya ateşli silahlar kullanarak işaret verirler, ya da kendi gemilerini önceden saptanmış doğrultularda hareket ettirerek ne demek istediklerini anlatmaya çalışırlardı. 1777 yılında Amerikan karasularında seyreden İngiliz Donanması’nın komutanı Amiral Richard Howe, bayrakla haberleşme yöntemini buldu.


Bu yönteme göre, her harf, belirli bir bayrak işaretiyle gösterilebiliyordu. Amiral Home Popham, bu bayrak alfabesini daha kolay hale getirdi. 1805 yılında yapılan Trafalgar Deniz Savaşı’nda, Amiral Nelson, ölmeden hemen önce bayrak işaretleriyle donanmasına şu emri veriyordu: “Düşmana daha çok yaklaşın”.

1817 yılında, İngiliz Kraliyet Donanması’ndan Yüzbaşı Frederick Marryat, uluslararası bir bayrak alfabesi geliştirdi ve bu alfabe tüm uluslar tarafından kabul edildi. Günümüzün gelişmiş haberleşme sistemlerine rağmen, bayrak haberleşmesi hâlâ geçerlidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz