Ana içeriğe atla

Kalemtraşı İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Kalemtraş nedir ilk kim buldu ve kullandı

Kalemtraş icat edilmeden önce kalem icat edilmişti ve insanlar kalemlerini açmak için bıçak kullanmaktaydı. Kalemtraşın icadı ile ilgili tarihi bilgilere baktığımızda, 1828 yılında Fransız Bernard Lassimone’nin kalemtraş için patent alan ilk kişi olduğu görünmektedir. Kalemtraşın icadını takiben, bu küçük ve işe yarar alet ile ilgili bir çok geliştirme ve
yenilik yapılmıştır. Lassimone buluşundan sonra Therry des Estwaux, 1844 yılında mekanik bir kalemtıraş ile ortaya çıktı. Patent alması biraz uzun sürdü. 1865 yılında patentini aldı ancak bir çok şirket zaten seri kalemtraş imalatına başlamıştı. Eureka adında bir şirket 1860’ların ortalarında küçük bir kalemtıraş için patent aldı.



1880’ler 1900’lerin başında, kalemtraş, Avrupa ve Amerika’da birçok türde geliştirildi. Elektrikli kalemtraşlar 1917 yılında icat edildi.

1897 yılına kadar 6 bıçaklı kalemtraşlardan 30 bıçaklı olanına kadar bir çok kalemtraş yapıldı.

John Love’ın Kalemtıraşı

1897 yılında, John Love (Massachusetts) Love Kalemtraşları patentini aldı. O döneme kadar yapılan kalemtraşlar ya karmaşık, ya pahalı, yada büyüktü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz