Ana içeriğe atla

Deniz Feneri tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Geceleri gemilerin yollarınıv bulmaları, tehlikelerden sakınmaları için ışık saçarak gemilere yol gösteren ışık kulesi. Çok eskiden deniz taşıtlarına geceleri yol göstermek için kıyılarda yüksek tepelerde ateş yakılırdı.Daha sonraları liman ağızlarına konan taş sütunlar üzerinde ateş yakılmış, gemilere yol gösterme işine devam edilmiştir. Deniz Feneri olarak adı geçen en eski kule Çanakkale Boğazının Asya yakasında Sigcion (Kumkale)dur. Yunancada “Pharaos”, Deniz Feneri demektir.

Mısır’da İskenderiye şehri kıyısındaki bir adada 120 m yüksekliğinde bir fener dünyânın yedi
hârikasından biri kabul edilmektedir. Bu fenerin ışığı, reçineli odunlarla madensel yağların büyük
kazanlarda yakılmasından sağlanıyordu. Meşhur bilgin Arşimet’in bu kuleye monte ettiği metalik çukur
aynalar vâsıtasıyla, yaklaşık elli kilometrelik mesâfeye ışık salınabiliyor, işâret ve sinyal verilebiliyordu.
Bu deniz feneri, Mısır Kralı Ptolemaios Philadelphos tarafından M.Ö. 280 yıllarında, Knidoslu
Sostratos’un plânına uygun olarak yapılmıştı. M.S. 14. asra kadar ayakta kalan bu fener, bir deprem
esnâsında yıkılmıştır.
Helenistik çağlarda ve Romalılar devrinde kurulan fenerler daha küçüktü. Bununla berâber aynı plân
ve modele uygun olarak yapılıyordu. Bu çağlarda en meşhur fenerler, Akdeniz kıyılarında, Ege’de,
İzmir ve İstanbul’da yapılmıştı. İstanbul’daki deniz feneri, Fener semtine ad olarak kalmıştır. İtalya’da
ilk defa Messina’da ve daha başka bölgelerinde yapıldı. Eski çağların meşhur fenerlerinden biri de
Manş Denizindeki Bolona feneridir. Bu fenerin yüksekliği 60 m idi. Roma İmparatoru Caligula
tarafından M.Ö. 41 yıllarında yaptırılmıştı. M.S. 17. yüzyıla kadar ayakta kaldı. Dover, Frejus,
Guadalquir, Brigantium fenerleri, eski çağların meşhûr fenerleri arsında yer almaktadır.
Ortaçağlarda Cenova’da 1139’larda yapılan deniz feneri, 125 m yüksekliğindeydi. 1611’de Fransa’da
yapılan Gironbe Feneri, 1698’de İngiltere’de yapılan Pleymouth’daki Eddystone Feneri, 1811’de Bell
Rock Feneri, 1884’te Argyllshire Feneri, 1867-81 yıllarında Fransa’nın Sein Adasındaki Ar-Men Feneri,
1885’te Almanya’da Roter Sand Feneri, Ortaçağların diğer meşhur fenerleridir.
Günümüzün en meşhur fenerleri ise şunlardır: Wolfrock Halbowlinrock ve Maplin (İngiltere), Heaut de
Brehet, Jument D’ouessant, Les Triagoz (Fransa), Helgoland, Arkona, Brüsterort (Almanya), Hürriyet
Heykeli Feneri, Minots Ledga, St. George’s Reef (Amerika). Deniz fenerleri İspanya, Avustralya ve
diğer dünyâ ülkelerinde de mevcuttur.
Dünyâca meşhur en eski deniz fenerleri de şöyle sıralanabilir: 60 m yüksekliğinde, Manş Denizi
üzerinde, İmparator Caligula tarafından yaptırılmış olan Gesoriacum (Boulogne) Feneri. Bu fener M.Ö.
41 yılında yapılmış ve 18. yüzyıla kadar gelebilmiştir. Portus Dubris (Dover) şehri ağzında, Forum Julii
(Frajus) Feneri, Baetis (Guadalguivir) şehrinin ağzındaki fener ve Brigantium (La Coruna) Feneridir.
Bugün 20. yüzyılın en önemli deniz fenerleri de şunlardır:İngiltere-Cornwallada Wolft Rock; Fransa’da
Les Triagoz, Jument el’Ousseat, Heaut de Breher; yine İngiltere’de Maplin, Haulbowline Rock;
Almanya’da Brüsterort, Krkona, Helgoland; Amerika Birleşik Devletlerinde New York limanındaki
Hürriyet Anıtı, St. George’s Reef, Minots, Ledge; İspanya’da Capo Villana, Punta Galea, Castillo de
San Sebastian; Arjantin’de, Island; İtalya’da Punta Caprera, Faro del Tino, Livorno. Bugün dünyâda
çeşitli ülkelerde toplam olarak 25.000 kadar deniz feneri olduğu söylenmektedir.
Günümüzde yapılan deniz fenerleri, birkaç bölümden meydana gelmektedir. Bu bölümler; fener,
fenerin işletilmesini sağlayan dış bölüm, yakıt anbarı, sarnıç, depolar, fenerci odası, diğer oturma
bölümleri.
Fener kuleleri dayanıklı olduklarından çoğunlukla taştan örülür. Taş, denizin dalgalarına ve tuzlu suyun
aşındırmasına karşı çok dayanıklıdır. Demirden yapılan fenerlerde dekromlu çelik kullanılır.
Deniz fenerlerinde ilk zamanlarda ateş, reçineli odunlar veya madensel yağlar yakılarak ışık vermeleri
sağlanıyordu. Daha sonra deniz fenerleri hafif mâdenden yapılarak içlerinde ışığı güçlendirmek için,
ayna ve mercek bulunup kullanıldı. Gümüş kaplı billûrdan yapılan parabolik reflektörlerle ışık sağlandı.
Bundan sonra da düz parlak, metalden yapılmış reflektörler denendi. Bununla ışınların belli bir yönden
yansıması olayından yararlanıldı. Reflektör döndürülerek ışığın da dönmesi sağlandı. Bu sistem bugün
sâdece küçük fenerlerde kullanılmaktadır. Büyük fenerlerin ışık sistemi daha başkadır.
Günümüzde son zamanlarda, otomatik deniz fenerleri de yapılmıştır. Bunlardan bâzısı dışarıdan
kumandalıdır. Deniz kıyısından idâre edilerek yanıp söndürülebilir. Bâzısı da doğrudan doğruya
şamandıra üzerinde bulunur. Tamâmen otomatik olup, bunların özel bölümünde bulunan bir mâden,
sabahleyin güneş doğunca sıcaklığın etkisiyle genişler ve otomatik olarak feneri söndürür. Akşam
güneş batınca veya sisli ve çok bulutlu havalarda mâden küçülerek, bir süpapı açar. Böylece fenerin
yanmasını sağlar.
Deniz fenerlerinin yanıp sönmesini sağlamak için üç çeşit uygulama yapılır: 1)Fenerlerden kimisinin
ışığı sürekli yanar. 2)Bâzısının ise, yanıp söner. Bu yanıp sönenler de iki çeşittir. Birincisinde fenerlerin
yanık ve sönük olduğu müddetler birbirine eşittir. İkincisinde fenerin sönük olduğu süre, yanık olduğu
süreden daha uzundur. 3)Üçüncü uygulama sınıfına giren bir başka fener çeşidi daha vardır ki, bu
fenerde, ışık, karanlık devreden sonra, ard arda birkaç defa yanıp söner. Özel olarak, yanyana
bulunan deniz fenerlerinin, ayrı ayrı şekillerde ışık vermesi sağlanır. Bu şekilde gemiciler, ışığın
biçimine bakmak sûretiyle feneri tanırlar. Büyük deniz fenerlerindeki ışıklar genellikle 35-40 km
uzaktan görülebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Matrisi İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Matris Dedektörü nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı Matematikte matris veya dizey, dikdörtgen bir sayılar tablosu veya daha genel bir açıklamayla, toplanabilir veya çarpılabilir soyut miktarlar tablosudur. Dizeyler daha çok doğrusal denklemleri tanımlamak, doğrusal dönüşümlerde (lineer transformasyon) çarpanların takibi ve iki parametreye bağlı verilerin kaydedilmesi amacıyla kullanılırlar. Dizeylerin toplanabilir, çıkartılabilir, çarpılabilir, bölünebilir ve ayrıştırılabilir olmaları, doğrusal cebir ve dizey kuramının temel kavramı olmalarını sağlamıştır.