Kilimi kim buldu
Eski Osmanlı evlerinde ve yörük çadırlarında çok kullanılan
sedir, divan veya yerlere serilen renkli
ve nakışlı yün dokuma. Kilim, eski çağlardan beri bilinen
Orta Asya, İran, Anadolu ve Kafkasya’da
hayvancılıkla geçinen göçebelerin yapıp, kullandıkları bir
eşyâdır. Kilim, günümüzde de evlerde halı
yerine veya erzak çuvalı, heybe veya otel, büro gibi
yerlerde dekoratif (süs) olarak duvarlarda
kullanılmaktadır.
Kilim, “ıstar” denilen tezgahlarda umumiyetle kadınlar
tarafından dokunur. Bu tezgahlar dik veya eğik olarak yerleştirilir. Arış ve argaç denilen, dikey ve yatay
iplik atkıların meydana getirdiği kasnak
üzerinde, motiften motife geçilerek dokunur. Yün olan bu iplikler,
bitki köklerinin ve yapraklarının
kaynatılmasıyla elde edilen boya ile boyanır. Arzu edilen
nakışlar kilim tezgahta iken, atkı ve çözgü
iplikleriyle meydana getirilir. Meydana gelen desenler,
kilimin arkasında ters olarak görülür. Motifler,
halı ve çinide, mermer ve tahta oymacılığında kullanılanın
aynıdır. Ayrıca, köşeli ve geometrik
karakterli olurlar.
Yurdumuzda, en güzel kilimler Gaziantep, Sivas, Kayseri,
Malatya, Konya, Afyon, Manisa, Niğde ve
Antalya, Van ve Bitlis “sandıklı ve kuşlu”, Dirişin
aşiretinin “yedi dağ çiçeği” adlı kilimleri pek
meşhurdur. Halı kadar tanınmış Anadolu kilimleri vardır ve
bunlar dokunduğu köyün (Emirdağ, Eşme,
Dazkırı gibi) isimleriyle veya motiflerinin (yollu, çubuklu,
ibrik, aynalı, bindallı gibi) isimleriyle ün
kazanmıştır.
Son zamanlarda Avrupalıların Türk kilimine karşı alâka
duyması, yurdumuzda kilimciliğin hızlanmasına
yol açmıştır. Devlet, Bursa ve çevresindeki yörelerde kilim
tezgahları açmıştır. Umurbey’deki deneme
mektebinde dokunan kilimlerde, oldukça başarı
sağlanmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder