Ana içeriğe atla

Kobaltı kim buldu kim icad icat etmiş bulmuş

Kobaltı kim buldu Kobaltı kim buldu kim icad icat etmiş bulmuş kim buldu kim icad icat etmiş bulmuş, kim buldu, nerede nasıl, niçin, ne zaman, neden,  kim nasıl bulmuş, kim icad icat edip bulmuş, 


Manyetik özellikte, metalik bir element. Co sembolü ile
gösterilir. İlk defa 1735’te George Brant tarafından elde edildi. Almanca kötü ruh veya cin-gulyabani
mânâsına gelen “kobold” kelimesinden gelir. Eldeki bilgilere göre kobalt tuzları, mîlâddan 1000 yıl
kadar önce pırlanta üretiminde, porselen, cam, çömlek ve çinide mavi renk hasıl etmede kullanılırdı.
Özellikleri: Kobalt sert, gümüş renginde, davranış ve özellik bakımından nikel ile demire çok
benzeyen bir metaldir. Erime noktası 1495°C ve kaynama noktası da 2967°C civârındadır. Özgül
ağırlığı 8,99 g/cm3tür. Sertliği, saf demirinki kadardır. Çekme direnci 25 kg/mm2dir.

yiyeceklerin sterilize edilmesinde, radyografide ve
radyokimyâda kullanılır.
Kükürt, karbon ve fosfor, kobaltın şekillendirilebilme özelliğini kötüleştirir. Kobalt, demire katıldığı
zaman yüksek sıcaklıklarda yumuşamasını önler, bu sebepten hava çeliklerinin en mühim alaşım
elemanıdır. Nikel gibi ferromagnetiktir. Fakat bu özellik, allotropik hal değişmesi sebebiyle 850°C’de
kaybolur. Oksitlenme kabiliyeti demirden azdır. Kuru ve normal atmosfer şartlarında korozyona
uğramaz.
Bulunuşu: Kobalt, tabiatta minerali az bulunan bir elementtir. En bilinen mineralleri, smaltin ((Co,
Ni)As2) ve kobaltit (CoAsS)tir. Bundan başka nikel ve bakır cevherlerinde az oranda bulunmaktadır.
Fakat saf halde elde edilmesi, diğer elementlerden ayrılmasının zorluğundan dolayı hayli güç olup, bir
sürü işlem gerektirir.

Kullanılışı: Kobalt, bilhassa elektrolizle, diğer metallerin kaplanmasında kullanılır. Kobalt kaplama,
çok parlak ve sert olduğu için nikelajdan daha iyidir. Fakat nikelaj daha ucuz olduğu için tercih
edilmektedir.
Hava çelikleri içinde % 5 ile 12 arasında kobalt bulunur. Kobalt, çeliklere % 40’a kadar ilâve edildiği
zaman mıknatıslanma özelliğini iyileştirir. Bu sebepten mıknatısların vazgeçilmez bir alaşım
elemanıdır. Genel olarak kobalt, cam ve metal birleştirmelerinde yüksek sıcaklığa, oksitlenme ve
korozyon dayanımı gereken yerlerde, gaz türbinleri motorlarında, türbin paletlerinde, vida, civata,
egzost çıkış kanalları ve benzeri yerlerde kullanılır. İçerisinde % 20-65 arasında kobalt bulunan
alaşımlar şiddetli korozif etkilere, aşınmaya oksitlenmeye direnç gösterirler. Bu bakımdan dişçilik ve
cerrahî takımları, bıçak, pens, neşterler ile aydınlatma reflektörlerinde kobaltlı çelikler kullanılır. Bu
çelikler genel olarak kobalt yanında krom, volfram veya nikel, volfram ve molibden ihtiva ederler.
Kobalt mâvisi: Tenard mâvisi olarak da bilinen kobalt mâvisi en önemli mâvi boyar maddelerdendir.
Esası kobalt alüminat olup, zehirsizdir. Asit ve alkalilere karşı da dayanıklıdır. Çinko oksit ve kobalt
mâvisi vardır. Kobalt mâvisi su veya yağa ilâve edilerek kozmetikte kullanılır.
Kobaltın biyolojik önemi: Kobalt, B12 vitaminiyle beraber kobalamin bileşiğini meydana getiren bir
elementtir. Pankreasta önemli miktarda bulunur. İnsülinin ve bazı enzimlerin sentezlerinde kullanılır.

Yeterince B12 vitamini ihtiva eden besinler alındığında kobalt eksikliği görülmez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz