Ana içeriğe atla

Denizaltıyı İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Denizaltı nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı

Denizlerin altında neler olduğunu merak etmiştir insanlar çağlar boyunca. Denizin altında solunum sorunu olmadan vakit geçirebilmek ise en büyük hayali olmuştur denize meraklı insanların. Hele ki denizin altından düşmana habersizce yaklaşmak bir çok komutanın,
kralın hayali olmuştur. İşte tüm bu hayalleri gerçekleştiren araç denizaltı.Denizlerin gizleyici özelliğinden faydalanılarak denizaltı gemilerini Deniz Kuvvetlerine, caydırıcı ve vurucu güç unsuru olarak katılması fikrinin Büyük İskender ile başladığı rivayet edilir. Aristo, İskender’in Tyre şehrinin alınmasında kendisine 7 ay mukavemet eden, denizci ve muharip Tyre insanlarını yenebilmek için fıçı şeklindeki su altı silahlarından istifade ettiğini yazmaktadır.

Denizaltının ilk olarak resmini çizen Leonardo da Vinci’dir.

1465’te Kyeser’in Almanya’da,1531’de De Lorena’nın İtalya’da Nemi Gölü’nde birer saat ve Osmanlı’da da saray eğlenceleri kapsamında timsah biçimli bir tekne ile bir süre su altında kaldıkları olmuştur.

William Bourne 1580 senesinde ilk denizaltı dizaynını gerçekleştirdi.

Solunum sorununu çözen ilk denizaltı Hollandalı fizik bilgini Conelius Drebbel tarafından 1624 yılında Londra’da yapıldı. İskeleti tahtadan olan teknenin dışı, yağlı deri ile kaplanmıştı. Bordada açılan deliklerden sarkıtılan 12 çift kürekle yol alabiliyordu. Bu deliklerden içeri su sızmaması için küreklerin giriş yerleri sıkıca kapatılmıştı ama, kürek esnek deri kaplama nedeniyle rahatça hareket edebiliyordu.

Drebbel ve mürettebatı İngiltere Kralı I. James’in önünde yapılan bir gösteri sırasında Thames Nehri’nin suları altında 2 saat kaldılar. Drebbel’in denizaltısının en önemli özelliklerinden biri,solunum sorununu çözmesiydi. Robert Boyle’un anlattığına göre, teknenin içinde bulunan özel bir sıvı, kirlenen havayı temizliyordu. Böylece Drebbel’ in özel bir yöntemle oksijen üretmeyi başardığı da anlaşılıyor. İngiltere Donanması,bu yeni aracın orduda kullanılmasına izin vermedi.

1653 yılında Fransuva de Son adında bir Fransız’ın aynı biçimde bir tekne ile yaptığı başarılı denemelerden sonra, 1720 yılında Simons adında bir İngiliz daha geliştirilmiş bir tekne kullandı.

Savunma silahı olarak savaşta kullanılan ilk denizaltı ise, “American Turtle” adlı araçtır. 1776 yılında David Busnell adında bir Amerikalı, kaplumbağa adını verdiği yumurta biçiminde biri yatay biri dikey olmak üzere iki pervaneli, pervaneleri içeriden elle döndürülen bir tek kişilik denizaltısıyla denemeler yaptı. Çizimleri, Connecticut eyaleti Saybrook kentinden David Bushnell tarafından gerçekleştirilen bu denizaltı, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında İngiliz Donanması’na karşı kullanıldı. İçine ancak bir tek kişi binebilen American Turtle, Çavuş Ezra Lee’nin kumandasında, 7 Eylül 1776 günü, New York limanında demirli olan Amiral Howe’un sancak gemisi “HMS Eagle”a bir saldırı düzenledi. Ancak Çavuş Lee’nin HMS Eagle’ın gövdesine yapıştırdığı mayın patlamadan az önce sular tarafından sürüklendi ve böylece harekât başarıya ulaşamadı.

Nihâyet buharlı gemiler üzerinde yıllarca çalışmış olan Fultan Naytilus, kendi adını verdiği, gerektiğinde suya dalabilen bir buharlı
denizaltı yaparak Fransız İmparatoru Birinci Napolyon’a armağan etti.

Bir denizaltı tarafından gerçekleştirilen ilk etkin saldırı ise, 17 Şubat 1864 günü meydana geldi. H.L.Hunley adlı denizaltı, federasyoncu subayların denetiminde Charleston limanına süzüldü ve federal kuvvetlere ait Housatonic adlı korveti bir torpidoyla vurdu. Patlama o denli şiddetli oldu ki, saldıran ve saldırılan gemiler birlikte havaya uçtular. Bu arada denizaltının sekiz kişilik mürettebatı ile komutanı Teğmen George Dixon da öldü.

Pervaneli ilk denizaltının adı “La Plongeur”dür. 420 ton ağırlığındaki bu gemi, sıkıştırılmış hava ile çalıştırılıyordu. 1863 yılında Rochefort’ta denize indirildi. Gerek menzili, gerekse hızı, donanmada kullanılamayacak kadar yetersiz olduğundan, aktif hizmette bulunamadı.

Denizaltıların donanmada sürekli olarak kullanılmaya başlanması ise 1859 yılında Rusya Hükümeti tarafından yaptırılan 50 adet “Drzweiki” marka denizaltı ile başladı. Ülkenin kıyılarını korumayı amaçlayan bu denizaltılar, denizde fazla yol almadılar.

Kendinden pervaneli ilk denizaltı, sürekli bir biçimde ilk kez Yunan Donanması’nda kullanıldı. “Nordenfelt” adlı bu tekne, planları Liverpoollu Samuel Garratt tarafından çizildikten sonra, İsveç’te yapıldı. 1883 yılında Landskrona’da yapımına başlanılan gemi, 1886 yılında Yunan Hükümeti’ne devredildi. Buhar gücüyle çalışan ve su üstünde 9 deniz mili hız yapabilen Nordenfelt’in ağırlığı 60 ‘ tondu. Nordenfelt, aynı zamanda üzerinde hareketli torpido bulunan ilk denizaltıdır.

Garratt tarafından çizilen denizaltıların İngiltere’de ilk üretimi ise, 1887 yılında Türk Donanması’nın siparişi üzerine oldu. Buhar gücüyle çalışan 160 tonluk iki denizaltı, Türk Donanması’nda 1910 yılına kadar hizmet verdiler.

Savaş gemisi olarak ilk defâ 1887’de İspanyol J. Peral batarya ile çalışan denizaltısını yaptı. Bunu 1888’de Fransız Zede takip etti. 1902’de ise Almanlar en başarılı denizaltıyı yaptılar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz