Ana içeriğe atla

Esir Kampını İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Esir Kampı nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı

Fransız savaş esirlerini yerleştirmek üzere, Huntingdonshire yakınlarında “Norman Cross Depot” adıyla 7 Nisan 1797 günü açıldı. O güne değin, savaş tutsakları, sivil hapishanelerde, kalelerde ya da yüzer zindanlarda tutulurlardı. Ancak, 1796 yılının sonlarında İngiltere’ye getirilen savaş tutsaklarının sayısı o denli arttı ki, özel bir yerleştirme alanının
kurulması zorunluluk haline geldi. 160 dönümlük kamp, 8 bin tutsağı yerleştirmek amacıyla, 500 görevli tarafından dört aydan kısa bir süre içinde gece-gündüz hiç durmamacasına çalışılarak bitirildi. Tutsaklar, ikişer katlı 16 ahşap barakaya yerleştirildi. Her dört barakanın çevresine bir tahta perde gerildi. Dört barakanın tam ortasına sekizgen biçiminde bir gözetleme kulesi yapıldı. Barakaların tümü rahatlıkla görülebilen sekizgenin her köşesine silahlı birer muhafız dikildi. Kampa getirilen ilk tutsaklar, “Reunion” ve “Revolutionnaire” adlı savaş gemilerinden alman 300 kişiydi. Onları, öteki Fransız gemilerinden gelen tutsaklar izledi. Aynı yılın Kasım ayında da Camperdown Muharebesi’nde ele geçirilen Hollandalılar kampa getirildiler. Çok sık görülen kaçma girişimlerinin pek azı başarıyla sonuçlanabiliyordu. Yakalanan kaçaklar ise”Kara Delik”adı verilen bir hücreye atılıyorlar ve günlerce orada bırakılıyorlardı. Buradan sağ çıkabilme şansı da, ancak kamptan kaçmayı başarabilme şansı kadardı.
Tutsaklara her gün bira, et, ekmek ve tuz, günaşırı da sebze veriliyordu. Haftada bir kez de yağ ve peynir yeme şansına sahiptiler. Yağ ve peynir, kampın kenarında kurulan pazardan, mahkûmlar tarafından satın alınıyordu. Kamp yöneticilerinin seçtiği birkaç tutsak, nöbetçiler nezaretinde dışarı çıkıp arkadaşlarının siparişlerini aldıktan sonra geri dönüyorlardı. El sanatlarının dışında, kumar (1. ve 2. Dünya savaşları sırasında kurulan esir kamp larında da çok yaygındı), sportif faaliyetler ve amatör tiyatroculuk, kamp sakinlerini oyalayan başlıca unsurlardı. Kampın 1809 yılında çizilen bir planına bakılırsa, özel bir tiyatro binası bile vardı.
Fransız savaş esirlerini yerleştirmek üzere, Huntingdonshire yakınlarında “Norman Cross Depot” adıyla 7 Nisan 1797 günü açıldı. O güne değin, savaş tutsakları, sivil hapishanelerde, kalelerde ya da yüzer zindanlarda tutulurlardı. Ancak, 1796 yılının sonlarında İngiltere’ye getirilen savaş tutsaklarının sayısı o denli arttı ki, özel bir yerleştirme alanının kurulması zorunluluk haline geldi. 160 dönümlük kamp, 8 bin tutsağı yerleştirmek amacıyla, 500 görevli tarafından dört aydan kısa bir süre içinde gece-gündüz hiç durmamacasına çalışılarak bitirildi. Tutsaklar, ikişer katlı 16 ahşap barakaya yerleştirildi. Her dört barakanın çevresine bir tahta perde gerildi. Dört barakanın tam ortasına sekizgen biçiminde bir gözetleme kulesi yapıldı. Barakaların tümü rahatlıkla görülebilen sekizgenin her köşesine silahlı birer muhafız dikildi. Kampa getirilen ilk tutsaklar, “Reunion” ve “Revolutionnaire” adlı savaş gemilerinden alman 300 kişiydi. Onları, öteki Fransız gemilerinden gelen tutsaklar izledi. Aynı yılın Kasım ayında da Camperdown Muharebesi’nde ele geçirilen Hollandalılar kampa getirildiler. Çok sık görülen kaçma girişimlerinin pek azı başarıyla sonuçlanabiliyordu. Yakalanan kaçaklar ise”Kara Delik”adı verilen bir hücreye atılıyorlar ve günlerce orada bırakılıyorlardı. Buradan sağ çıkabilme şansı da, ancak kamptan kaçmayı başarabilme şansı kadardı.
Tutsaklara her gün bira, et, ekmek ve tuz, günaşırı da sebze veriliyordu. Haftada bir kez de yağ ve peynir yeme şansına sahiptiler. Yağ ve peynir, kampın kenarında kurulan pazardan, mahkûmlar tarafından satın alınıyordu. Kamp yöneticilerinin seçtiği birkaç tutsak, nöbetçiler nezaretinde dışarı çıkıp arkadaşlarının siparişlerini aldıktan sonra geri dönüyorlardı. El sanatlarının dışında, kumar (1. ve 2. Dünya savaşları sırasında kurulan esir kamp larında da çok yaygındı), sportif faaliyetler ve amatör tiyatroculuk, kamp sakinlerini oyalayan başlıca unsurlardı. Kampın 1809 yılında çizilen bir planına bakılırsa, özel bir tiyatro binası bile vardı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz