Ana içeriğe atla

Kimyasal Silahı İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Kimyasal Silah nedir ilk kim buldu ve kullandı

Kimyevî(kimyâsal) özellikleri dolayısıyla öldürücü, yaralayıcı veya tahriş edici tesir gösteren veya geçici olarak felç, körlük, sağırlık yapan, göz yaşartan veya şuur kaybına sebeb olan; sis, iz ve yangın husûle getiren; katı, sıvı veya gaz hâlindeki kimyevî maddeler kullanılarak yapılan silâhlar. Düşmandan saklanmak veya düşmanı şaşırtmak gâyesiyle kullanıl

an sis ve yangın bombaları ile düşmanın yerini

belirlemek gâyesiyle kullanılan kimyevî yaprak dökücüler ve ot öldürücüler de kimyevî silâh olarak
kabul edilir.
İlk olarak Almanların Birinci Dünyâ Savaşında, önce Rus ve Polanyalılara, sonra da İngiliz ve
Fransızlara karşı kullanıp, başarılar kazandıkları kimyevî silâhlar, Îtilâf devletlerince de yapılıp
kullanılmaya başlandı. Bu savaşta kullanılan hardal (iperit) gazı, bir milyon üç yüz bin kişiye tesir etti
ve bunlardan 91.000 kişi hayâtını kaybetti. İkinci Dünyâ Savaşında Almanlar tarafından bugünkü
kimyevî silâhların çekirdeğini teşkil eden sinir gazları geliştirildi. Bu korkunç silâhlar milletlerarası
antlaşmalarla yasaklanmasına rağmen, son yıllarda cereyân eden Afganistan, Kamboçya, Tayland,
Eritre ve Irak-İran savaşlarında kullanıldı. Bugün ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrâil vb.
devletlerin elinde Birinci ve İkinci Dünyâ savaşlarında kullanılan gazlardan yüzlerce defâ daha zehirli
ve öldürücü özellikte kimyevî silâhlar mevcuttur.
Kimyevî silâhları fizyolojik etkilerine göre altı kısma ayırmak mümkündür:
a) Boğucu maddeler: Bu gruptaki maddeler buhar hâlinde solunum yolu ile girerek akciğerlere zarar
verirler. Zarar gören akciğer solunum görevini yapamaz duruma gelmekle ölümlere sebeb olur. Klor,
klorpikrin, fosgen ve difosgen bu gruptandır. Koruyucu maskeler tam bir koruma sağlar. Maske yoksa
bu gazlar 24-48 saat içinde ölüme sebeb olabilir. Hastalananların temiz ve açık havalı yerlerde tam
istirâhatı gerekir. Akciğerler zarar gördüğü için, hiçbir zaman sun’î solunum yaptırılmamalıdır. Doktor
gelinceye kadar hasta sıcak tutulmalı, battaniye örtülmeli ve çay gibi kalbi kuvvetlendirici sıvılar
içirilmelidir.
b) Kan zehirleyici maddeler: Bu gibi maddeler kandaki hemoglobinin oksijen almasını,
hemoglobindeki oksijenin kan dokularına gitmesini engeller. Asitli, siyanürlü, hidrojenli, klorlu, florlu
bileşikler kullanılır. Damar açıcı, solunum ve kalbi kuvvetlendirici ilâçlar verilir. Koruyucu maskeler bu
gazlara karşı korunma sağlarlar. Hasta temiz ve bol havalı bir yere götürülmeli, sun’î teneffüs
yaptırılmamalıdır.
c) Sinir yıpratıcı ve bozucu maddeler: Bu gruptaki maddeler vücuda girdiklerinde sinirler üzerine
yaptıkları etki ile insanları çıldırtır ve felç eder.
Zehirleme dereceleri çok yüksektir. Tabun, sarin ve soman bu gruptandır. Sinir dengesi bozuklukları
ölüme yol açabilir. Etki bölgesinden uzaklaşılmalıdır.
Saldırıdan önce alarm ve îkazla birlikte gaz maskesi takılmalıdır. Kırk sâniye içinde etki gösteren bu
kimyevî bileşiklere karşı ilk yardım servisince yardım yapılamayacağından, etki altında kalan kimseye
atropin ampul yapılmalıdır. En kısa süre içinde etki alanının dışına çıkmalıdır.
d) Yakıcı maddeler: Bu gruptaki maddeler, cildi yakarak insan ve havanlara zarar verirler. İperit,
levizit, diklorarsin ve fosgen bu gruptandır. Etkisi geçtir. Buhar hâlinde ise, akciğerlere ve gözlere zarar
verirler. Deride kabarcıklar yapar. Maske, koruyucu elbise ve M 5 merhemi yakıcı maddelere karşı iyi
korunma sağlar.
e) Kusturucu maddeler: İnsanların sindirim ve sinir sistemlerini etkileyen kusturucu bileşiklerdir.
Difenil klorarsin, difenil siyonarsin ve adamzit bu gruptandır.
Tesirleri geçici olduğu için eğitim ve olağanüstü hâllerde de kullanılabilir. Maske ile korunma sağlar.
f) İnsanların gözlerinden yaş getiren maddeler: Klorasetofenon ve ortoklorobenzol malononitril bu
gruptandır. Öldürücü tesiri yoktur. Geçici olarak gözyaşı getirdiğinden eğitim ve olağanüstü hâllerde de
bu maddeler kullanılabilir. Koruyucu maske ile tam bir korunma sağlanır. Etki bölgesinin dışına
çıkmalıdır.
Korunma yolları: Zehirli gazların zararlarından korunmada asıl olan bunlara mâruz kalmanın
önlenmesidir. Bunun için îkaz sinyali verildiği anda; varsa filtreli havalandırması olan sığınaklara
gidilmeli, yoksa evin kapı ve pencerelerini sıkıca kapatmalı, aralıklarla çamaşır suyu ile ıslatılmış havlu
vb. konmalı maske ve NBC denilen koruyucu elbise giyilmelidir. Maske yoksa, ağız ve burunun ıslak
bezle kapatılması fosfen gibi boğucu gazlara karşı koruyuculuk sağlayabilir.
Eğer sinir gazı kullanıldığı biliniyorsa, koruyucu olarak pridostigmin, ilâca mâruz kaldıktan sonra ise
atropin, pam ve diazepam kullanılır. Eğer hardal gazı kullanılmışsa; göz ve cild, seyreltilmiş NaHCO3
(sodyum bikarbonat) ve ayrıca bol su ve sabunla yıkanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz