Ana içeriğe atla

Mermiyi İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Mermi  nedir ilk kim buldu ve kullandı

Silahın attığı mühimmat. İlkmermiler katı ve sert maddelerden îmâl edilmiş kürelerdi. Kayıtlara geçen ilk kullanılma târihleri, M.S.1300’lere kadar uzanır. İlk top mermileri taşlardan oyularak yapılırdı. Taş güllelere 1520 târihlerinekadar rastlamak mümkündür. Bu târihten sonra gülleler demirden dökülmeye başlandı. Delik açmak maksadıyla olduğu kadar, yangın çıkarmak için de böyle güll
eler kullanıldı. Mermileri patlayıcı

maddelerle doldurup basınç ve parça tesiri elde etmek fikri daha sonraları ortaya çıkmıştır.
“Salkım” adı verilen bir merminin içine demir parçaları konur, mermi namluyu terk ettiği zaman
merminin dış ince çeperi yırtılarak düşmana zarar verdirilirdi. Bu merminin içinde patlayıcı bulunmaz,
düşman askerine yakın mesâfeden atılırdı. “Zincir” adındaki bir mermi cinsi daha vardı. Aynı namludaki
birkaç mermi ardarda zincirle birbirine irtibatlanıp, aynı anda ateş edilirdi. Bunlar daha çok düşman
gemilerine karşı kullanılırdı. Yangın çıkarmak için, boş kürelerin içine patlayıcı madde koyarak
mermiler elde edildi. Birinci Dünyâ Harbinde kullanılan mermilerin birçoğunun çalışma esâsı oldukça
basitti. Biraz saniyeli fitil, bir miktar yemleme barutu ve paralama barutundan meydana geliyordu.
Sâniyeli fitil, istenilen zamanda merminin paralanmasını temin ediyordu. Bâzı durumlarda mevzii
sisleme mermileri de kullanılmaya başlandı. İkinci Dünyâ Harbinde merminin daha çok basınç ve
parça tesirine ehemmiyet verildi. Düşman zırhlı araçlarını tahrip için çukur imla haklı mermiler yapıldı.
İkinci Dünyâ Harbinin sonlarında yapılan atom bombası, harbi sona erdiren bomba oldu.
Birikmiş tecrübe ve balistik ilmi üzerindeki çalışmalar gösterdi ki, küreden ziyade uzun ve havada takla
atmayan mermiler, daha kararlı ve hassas olup, hedefe isabet yüzdesi fazla idi. Aynı zamanda böyle
mermilerin daha uzağa gittiği tesbit edildi. Sonra kundak keşfedildi. Kundak, ağızdan dolan silahlara
tatbik edildi. 1857’de Whitworth topu yapıldı. Namluda açılan 6 iz, mermideki izlerle çakışıyordu. Yiv ve
set sistemleriyle hassasiyet ve menzil arttı.
Daha sonra toplara konan kundak kısmına bir de, iğne tertibatı eklendi. Artık mermiler geriden
dolmaya ve tetikle ateşlenmeye başlandı. 1848’de tüfeklere de geriden dolma sistemi getirildi.
Misallerine Prusya ordusunda rastlandı. 1870’lerde Fransız-Prusya Harbinde yivli toplar kullanıldı.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında çıkan iki büyük dünyâ savaşı, mermilerin tekâmülünü sağladı. Güdümlü
silahlardaki gelişme, bunların mermilerine de intikal etti. Dünyâ silâh sanâyiindeki ilerlemeler zamânın
teknolojisine uymakta, her geçen gün menzil ve tahrip gücü farklı mermiler yapılmaktadır. Genelde
mermilerde aranılan özellikler uzun menzil, azamî ilk hız, dakikadaki fazla atım ve tahrip gücünün
çokluğudur. Her silahın kendine has, mermi tip ve şekilleri vardır. Mermilerin havada, bir yere
çarptığında, yere girdiğinde patlıyan cinsleri de vardır. Düşman üzerinde elde etmek istenen tesire
göre mermi çeşitleri seçilir ve kullanılır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz