Parmak İzi nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı
Parmak izlerinden kimlik saptanmasının sistematik olarak kullanımı, 1858 yılında Hindistan’ın Jagipur kentinde, William Herschel tarafından düşünüldü. Bir devlet memuru olan Herschel, o yılın 28 Temmuz’unda, Nista köyünden Rajyadhar Konai adlı bir Hintli müteahhit ile bir yol yapımı anlaşması yapmıştı. Anlaşma kağıdının arka yüzüne, Konai’ nin sağ elinin iç kısmının izlerini çıkarttı. Herschel, resmi yazışmalara kendi mühürünü basmak için yeni yaptığı bir mürekkebi kullanıyordu. Konai’nin sağ elinin iç kısmını bu mürekkebe batırdıktan sonra kâğıda bastırdı
ve elin bütün izi olduğu gibi çıktı. Aslında Herschel, bu ilk denemeyi yaptığında, buluşunun kimlik saptama açısından bir çığır açtığını bilmiyordu ve böyle bir düşüncesi de yoktu. O yalnızca, Bengal asıllı Hintlinin gözünü korkutmak ve işi yarıda bırakıp kaçmasına engel olmak amacındaydı. Ama zamanla buluşunun önemini kavrayınca, büyük mutluluk duydu. 1859 yılı Haziran ayında Arrah Yargıcı olunca, parmak izi çalışmalarına hız verdi. Önceleri, dostlarının ve arkadaşlarının parmak izlerini topluyordu. Ertesi yıl Nuddea’ya geçince, bu kentte sahtekârlığın ve dolandırıcılığın doruğa çıktığım gördü. O zaman, her türlü anlaşma ve sözleşmenin parmak iziyle onaylanmasını istedi. Ama bu isteği, Kalküta’daki Genel Sekreterlik tarafından geri çevrildi. 1877 yılında Hoogley’e atandığında istediği yetkiyi aldı ve parmak izinden resmi işlemlerde yararlanmaya başladı.
Parmak izi yönteminden polisin faydalanması ise, İskoçyalı fizikçi Henry Faulds tarafından, Tokyo’daki Tsukiji Hastanesi’nde çalıştığı sırada geliştirildi. Faulds’un “Nature” dergisine yazdığı şu mektup, 2 Ekim 1880’de yayınlandı: “Eğer bir balçığa, cama, kağıda ya da herhangi bir şeyin üzerine parmak izleri alınırsa, bu,suçluların bulunmasında büyük ölçüde yardımcı olur. Ben, bu konuda iki deney yaptım ve çok başarılı sonuçlar aldım. Deneylerden birinde, şişenin üzerinde kalan yağlı parmak izleri, yasak bir ilacı kimin içtiğini ele verdi. İkinci olayda da beyaz badanalı bir duvara tırmanmaya çalışan bir adamın bıraktığı parmak izleri, kendisinin bulunmasını çok kolaylaştırdı.” Ne yazık ki,Henry Faulds’un önerisi. İskoç polisi tarafından ciddiye alınmadı. Parmak izlerinden yararlanmaya başlayan ilk polis birliği, Buenos Aires Eyalet Polisi’nin La Plata birimi oldu. Birim Komiseri Juan Vucetich’i suçluların özelliklerini tasnif eden bir bölüm kurmakla görevlendirmişti. Vucetich, bu arada parmak izi yönteminden de yararlandı ve 31 Mart 1892’de dünyanın ilk parmak izi bürosunu kurdu.
La Plata polisinin, 1892 yılının Temmuz ayında üzerinde çalıştıkları dava, tarihe parmak iziyle aydınlatılan ilk olay olarak geçti. 29 Haziran günü Buenos Aires’in banliyölerinden Necochea’da Francisca Rojas adlı bir kadın, çığlık çığlığa evinden fırladı. Üstü başı kan içindeydi. Saldırıya uğradığını ve çocuğunun öldürüldüğünü söylüyordu. Kadın, bir çiftlikte işçi olarak çalışan komşusu Velasquez’i suçladı. Velasquez, uzun süredir kendisiyle evlenmek istiyordu. Genç işçi, aynı akşam tutuklandı ve itirafa zorlandı. Bu sırada, polisin kulağına bazı söylentiler geldi. Bu dedikodulara göre, kadının evlenmek istediği bir başka adam vardı. Ama bu adam, çocuklu bir kadınla evlenemeyeceğini söylüyordu. Bunun üzerine poliste bazı kuşkular başgösterdi. 8 Temmuz günü, La Plata’dan gelen Müfettiş Eduardo Alvarez, olaya el koydu. Soruşturma sırasında, kadının yaşadığı kulübenin kapısında bazı kanlı parmak izlerine rastladı. Alvarez, izlerin bulunduğu bölümü keserek, incelemek üzere La Plata’ya gönderdi. Bu arada, kadının suçladığı adamın parmak izlerini de alıp La Plata’ya göndermeyi unutmamıştı. Sonunda, kanlı parmak izlerinin kadına ait olduğu anlaşıldı. Bu kanıt karşısında sorguya çekilen kadının dili çözüldü ve suçunu itiraf etti. Sevdiği adamla evlenebilmek için kendi çocuğunu öldürmüştü. O dönemde, Arjantin’de kadınlara idam cezası verilmediğinden, ömür boyu hapse mahkûm oldu
Parmak izlerinden kimlik saptanmasının sistematik olarak kullanımı, 1858 yılında Hindistan’ın Jagipur kentinde, William Herschel tarafından düşünüldü. Bir devlet memuru olan Herschel, o yılın 28 Temmuz’unda, Nista köyünden Rajyadhar Konai adlı bir Hintli müteahhit ile bir yol yapımı anlaşması yapmıştı. Anlaşma kağıdının arka yüzüne, Konai’ nin sağ elinin iç kısmının izlerini çıkarttı. Herschel, resmi yazışmalara kendi mühürünü basmak için yeni yaptığı bir mürekkebi kullanıyordu. Konai’nin sağ elinin iç kısmını bu mürekkebe batırdıktan sonra kâğıda bastırdı
ve elin bütün izi olduğu gibi çıktı. Aslında Herschel, bu ilk denemeyi yaptığında, buluşunun kimlik saptama açısından bir çığır açtığını bilmiyordu ve böyle bir düşüncesi de yoktu. O yalnızca, Bengal asıllı Hintlinin gözünü korkutmak ve işi yarıda bırakıp kaçmasına engel olmak amacındaydı. Ama zamanla buluşunun önemini kavrayınca, büyük mutluluk duydu. 1859 yılı Haziran ayında Arrah Yargıcı olunca, parmak izi çalışmalarına hız verdi. Önceleri, dostlarının ve arkadaşlarının parmak izlerini topluyordu. Ertesi yıl Nuddea’ya geçince, bu kentte sahtekârlığın ve dolandırıcılığın doruğa çıktığım gördü. O zaman, her türlü anlaşma ve sözleşmenin parmak iziyle onaylanmasını istedi. Ama bu isteği, Kalküta’daki Genel Sekreterlik tarafından geri çevrildi. 1877 yılında Hoogley’e atandığında istediği yetkiyi aldı ve parmak izinden resmi işlemlerde yararlanmaya başladı.
Parmak izi yönteminden polisin faydalanması ise, İskoçyalı fizikçi Henry Faulds tarafından, Tokyo’daki Tsukiji Hastanesi’nde çalıştığı sırada geliştirildi. Faulds’un “Nature” dergisine yazdığı şu mektup, 2 Ekim 1880’de yayınlandı: “Eğer bir balçığa, cama, kağıda ya da herhangi bir şeyin üzerine parmak izleri alınırsa, bu,suçluların bulunmasında büyük ölçüde yardımcı olur. Ben, bu konuda iki deney yaptım ve çok başarılı sonuçlar aldım. Deneylerden birinde, şişenin üzerinde kalan yağlı parmak izleri, yasak bir ilacı kimin içtiğini ele verdi. İkinci olayda da beyaz badanalı bir duvara tırmanmaya çalışan bir adamın bıraktığı parmak izleri, kendisinin bulunmasını çok kolaylaştırdı.” Ne yazık ki,Henry Faulds’un önerisi. İskoç polisi tarafından ciddiye alınmadı. Parmak izlerinden yararlanmaya başlayan ilk polis birliği, Buenos Aires Eyalet Polisi’nin La Plata birimi oldu. Birim Komiseri Juan Vucetich’i suçluların özelliklerini tasnif eden bir bölüm kurmakla görevlendirmişti. Vucetich, bu arada parmak izi yönteminden de yararlandı ve 31 Mart 1892’de dünyanın ilk parmak izi bürosunu kurdu.
La Plata polisinin, 1892 yılının Temmuz ayında üzerinde çalıştıkları dava, tarihe parmak iziyle aydınlatılan ilk olay olarak geçti. 29 Haziran günü Buenos Aires’in banliyölerinden Necochea’da Francisca Rojas adlı bir kadın, çığlık çığlığa evinden fırladı. Üstü başı kan içindeydi. Saldırıya uğradığını ve çocuğunun öldürüldüğünü söylüyordu. Kadın, bir çiftlikte işçi olarak çalışan komşusu Velasquez’i suçladı. Velasquez, uzun süredir kendisiyle evlenmek istiyordu. Genç işçi, aynı akşam tutuklandı ve itirafa zorlandı. Bu sırada, polisin kulağına bazı söylentiler geldi. Bu dedikodulara göre, kadının evlenmek istediği bir başka adam vardı. Ama bu adam, çocuklu bir kadınla evlenemeyeceğini söylüyordu. Bunun üzerine poliste bazı kuşkular başgösterdi. 8 Temmuz günü, La Plata’dan gelen Müfettiş Eduardo Alvarez, olaya el koydu. Soruşturma sırasında, kadının yaşadığı kulübenin kapısında bazı kanlı parmak izlerine rastladı. Alvarez, izlerin bulunduğu bölümü keserek, incelemek üzere La Plata’ya gönderdi. Bu arada, kadının suçladığı adamın parmak izlerini de alıp La Plata’ya göndermeyi unutmamıştı. Sonunda, kanlı parmak izlerinin kadına ait olduğu anlaşıldı. Bu kanıt karşısında sorguya çekilen kadının dili çözüldü ve suçunu itiraf etti. Sevdiği adamla evlenebilmek için kendi çocuğunu öldürmüştü. O dönemde, Arjantin’de kadınlara idam cezası verilmediğinden, ömür boyu hapse mahkûm oldu
Yorumlar
Yorum Gönder