Ana içeriğe atla

Resim i İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi

Resim i kim buldu
Duygu ve düşüncelerin çizgi, hareket, renk ve tonlarla
kâğıt, bez, mukavva, ağaç vs. yüzeyler üzerine kalem ve boyayla ifâde edilme sanatı. Plâstik sanatlar
içinde önemli yeri olan resim, günümüzde yaygındır. Formları siyâh-beyaz olarak veya renk ve çizgiyle
iki boyutlu satıh üzerinde tasvir edilen şey, diye de târif edilmektedir.
Duvar afişleri, reklâmlar, kitaplar, endüstriyel yiyecek ve giyecek maddelerinin yazı ve resimleri resim
sanatının içindedir. Tanınmış kimselerin resimle anlatımı, târih içinde, zaman zaman çok rağbet
görmüştür. Matbaanın keşfinden önce yazılan el yazması kitaplar, resim ve tezyinatla süslenerek
zenginleştirilmiştir. İnsanlığın ele geçen en eski izleri olan mağara buluntuları arasında dikkati en çok
çeken Kuzey İspanya, Güney Fransa mağaralarındaki duvara yapılmış, renkli hayvan resimleri, av
sahneleri ve tabiata âit resimlerdir. En eski resimler İspanya’da Altomıra Mağaralarında 15.000 yıl
önceye âit olduğu sanılan duvar resimlerindeki bizon (boğa figürü) resimleri olarak bilinmektedir.
Bâzı insan toplulukları resmi, bir anlatma vâsıtası olarak kullanmışlardır. Haberleşmede kullanılan
resim yazılar (hiyeroglif), sonraları biçimlerini değiştirerek harf ve rakam şekillerini almışlardır. Bu
resimler, kömür hâline getirilmiş odun ve kemik parçalarının kalem olarak kullanılmasıyla çizilmiş ve
bâzıları da sert cisimlerle kazınarak yapılmıştır. Renk olarak tabiî boya olan toprak boyalar
kullanılmıştır.
M.Ö. 3000 yılından beri Mısır’da, mezar odalarını ve duvarlarını, ölünün gündelik hayâtından alınan
resim kesitleri ve temsîli tasvirler kaplar. M.Ö. 600 sıralarında ise papirüsler üzerine yapılan en eski
minyatür sayılabilecek resimler kazılarda meydana çıkarıldı.
Klasik Yunan devrinde (M.Ö. 400) resim tasvir sanatı olarak kabul edildiğinden bunlar da duvar
resimleri yaptılar. Tahta parçaları tebeşirle astarlandıktan sonra fırça ile “tempera” tekniğinde resim
yapılıyordu.
Ortaçağda Bizanslılarda, renkli taşların yan yana dizilerek yapılan mozayik resmin yanında, freskler de
önemli duvar süslemesidir. M.S. 4. yüzyıldan îtibâren parşömen üzerine altın, gümüş, yaldızlı çeşitli
renkli kitap resimleri yapmışlardır. “İkon” adı verilen tablo hâlindeki Hıristiyanlığa âit dînî resimler
ortaçağda etkilidir. Beşinci yüzyıldan beri İrlanda ve Anglo Saksonlarda; 7. yüzyıldan sonra da
Avrupa’da kitap minyatürleri en önemli ifâde vâsıtası olmuştur.
Ortaçağ resminde, altın zemin üzerinde, mekânsız, ağırlıksız figürler, tabiattan uzak, dînî, mistik hava
içindeyken, yavaş yavaş tabiata yaklaşma başladı.
Ortaçağın sonlarında Giotto adındaki İtalyan ressamı, tablolarında konunun yeri, perspektif, açık-koyu
gibi unsurları işleyerek “resmin babası” ünvânını kazanmıştır.
Yeniçağın resim sanatına, Fransızcada “yeniden doğuş” anlamına gelen Rönesans adı verilir. Bu
çağın hazırlanışı, gelişmesi uzun sürmüş, fakat uyguladığı kurallar resim sanatının temeli olmuştur.
Rönesans sanatının en güçlü sanatçıları Leonardo da Vinci, Michel-Angle, Raphael’dir.
Masaccio, Floransa çığırını ilerletmiştir. Mekân içinde gösterilen, hacim kazanan insan anatomisi
inceden inceye işlenmiştir. Parlak renkleriyle Uccello, zarif figürleriyle Fıa Angelico, hayal dünyâsını
yansıtan Boticelli, devrin insan ve kıyâfetlerini resmetmekte Ghirlandajo meşhurdurlar.
Leonardo da Vinci ile Raffaello’da dengeli geometrik bir bütün, kompozisyonda esastır. Raffaello dînî
konular yanında, antik dünyâya âit resimler de yapmıştır. Tiziano, Giargione, Tinterretto ışıkları
yansıtan sıcak renkleriyle ayrı bir üslûp geliştirmişlerdir.
Kuzey memleketler sanatına Rönesans geç girmiştir. Flamanlardan Hubert van Eyck ile kardeşi Jan
van Eyck (M.S. 1400) yağlı boyayı geliştirdiler. H. Bosch ile başlayan “hikâyeci resim” Hollanda’da
Pietor Boughel ile gelişti. Kuzey resminde dâimâ ifâdeye önem verilmiştir. A. Dürer (Alman), sâde
ifâde kudreti üzerindeki başarısı ile tanınır. M. Grünewald (M.S. 1500) resimde renk ve fâdeyi sembolik
değerlerle kuvvetlendirdi. H. Holbein portreleriyle ün saldı.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz