Ana içeriğe atla

Metronomun tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Sesli vuruşlarla müzik parçalarının temposunu idare eden bir cihaz. Metronom, sarkaç prensibine göre çalışır. Üzerinde hareketli bir ağırlık bulunan metal çubuk, sürtünmesiz bir yatakla askıya alınmıştır. Metal çubuğa hareket, yayla veya daha hassas olarak elektrikle verilir. Ağırlık, metal çubuk üzerinde yer değiştirdikçe çubuğun dakikadaki salınım sayısı da değişir. Çubuk üzerindeki çizgilerden salınım miktarı ayarlanır.

Metronomun menşei, Galile ve Huygens’in üzerinde durdukları pandüle dayanmaktadır. Müzik sahasında ise böyle bir âletten ilk defâ 17. asırda Etienne Löuliè’nin yayınladığı Lèments au Principes de Misique (Müziğin Temel İlkeleri) adlı kitapta bahsedilmiştir. Bu metronomun, bir kordon
ile bunun üzerinde sağa sola gidebilen bir ağırlıktan müteşekkil olması düşünülmüştü. Söz konusu metronom ancak bir tempoyu gösterebiliyordu.
1756’da Joseph Sauveur 72 ayrı salınım yapabilen  bir metronomun çalışma prensibini ortaya koydu.
Ancak çeşitli sebeplerden dolayı uzun süre böyle bir âlet imâl edilemedi. 1800 yılında Almanya’da Stöckel adlı bir mühendis çana bağlı, tek salınımlı bir etronom yaptı. Hollandalı müzik âletleri imalâtçısı Dietrich Nikolaus Winkel 1814’de bugünkülerin çalışma prensibini ortaya çıkaran ilk metronomu yaptı. 30 cm yüksekliğinde bir kutu içine yerleştirilmiş çubuk, üzerindeki iki ağırlık ve
çalışmayı sağlayan zemberekten müteşekkil olan bu metronom, ilk defâ değişik salınımlar yapabilmesine imkân verdi. Winkel, yaptığı âletin patentini hemen almayı ihmâl edince, yine bir Alman
olan Johann Nepomuk Mölzel, bir sene zarfında bu cihazın benzerini seri olarak imâl etmeye ve
piyasaya sürmeye muvaffak oldu. Mölzel, patenti de Winkel’den önce alınca, metronomun kâşifi olarak
tanındı. Mölzel metronomu, piramit şeklindeki tahta bir kutu içine yerleştiriliyordu. Çalışması yayla
sağlanan ve arzu edildiğinde durdurulabilen bu âlet, dakikada 72 vuruş yapabiliyordu. Bu salınımların
miktarının değişmesi hareketli ağırlığın aşağıya indirilmesiyle artıyor, yukarı kaldırılmasıyla azalıyordu.
Bundan sonra teknik olarak uzun süre aynı durumda kalan metronomlar, sâdece hassaslaşma ve
salınım sayısının artması yolunda cüz’i değişiklikler göstermiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından
sonra yapılan metronomlarda ise hareket, yay ile değil, elektrik motoru ile sağlanmaya başlanmıştır.
1970’lerden sonra Japonların önderlik ettiği bir akımla, metronomların tamâmen elektronik olarak
yapılması yoluna gidildi. Taşınabilir radyolar büyüklüğünde olan bu âletlerin elektroniği çok karışık
olduğundan ortaya çıkmaları ve seri üretilmeleri gecikti. Bir nevi frekans üreteci olan elektronik
metronomlar, bir müzisyenin ihtiyacını tam olarak karşıladığı gibi, insan kulağının duyabileceği en
küçük aralık titreşimden, dakikalarca aralı vuruşlara kadar çeşitli fantazi durumların elde edilmesini de
mümkün kılmaktadır. Bunların, mekanik olanlarından diğer bir üstünlüğü de, çalıştırılırken düz zemine
koyma mecburiyeti olmamalarıdır.
Müzikte vuruş ve hız olarak bir parçanın değerlendirilmesine metronometre denilmektedir. Dakikada
40-208 vuruş yapabilen metronomların, dakikada 670, yâni sâniyede bir vuruş yapması, 1 MM’ye
(Mölzel Metronomu) eşittir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünnet mevlüdünde okunacak dua

Sünnet mevlüdünde okunacak dua اَعُوذُ بِالِّٰهل مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجي۪مِ بِسْمِ الِّٰهل الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم وَ الصَّ ةَالُ وَالسَّ مَالُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق إِمَامًا اَللّٰهُمَّ أَكْثِرْ ماَلَهُ وَوَلَدَهُ وَباَرِكْ لَهُ في۪مَا أَعْطَيْتَهُ Okunuşu: “E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm. Bismillâhir-rahmânir-rahîm. Elhamdülillâhi rabbil-‘âlemin. Vas-salâtü ves-selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammediv ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî ecma’în. Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.” Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı biz...

Pekmezin tarihi ilk kim buldu mucidi kimdir kim icat etmiş nerde nasıl icad etmiş

Pekmez çeşitli meyve sularının ateşte kaynatılarak koyulaştırılması sonucunda meydana gelen normalden biraz daha fazla koyu  kıvamda meyve suyudur. Pekmezin ilk yapılış tarihi çok eskilere dayandığından kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Bazı tarihi kaynaklarda Orta Asya’da yaşayan topluluklar arasında pekmezin var olduğu bilinmektedir. Pekmez Anadolu, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Avrupa’da yapılan ve zevkle yenen bir ekmek katığıdır. Özellikle Türklerde pekmez yapımı çok ileri gitmiştir.

Atomu İlk kim buldu icat etti mucidi kimdir tarihi Gelişimi

Atom nedir türleri ilk kim buldu ve kullandı mucidi icadı Atomu kim buldu Maddenin en küçük ve temel yapı taşı olan atomun ismi yunancada bölünemez anlamındaki atomos kelimesinden gelmektedir.  Modern mikroskoplarla bile görülemeyen Atom, teorilerle desteklenerek bulunmuştur. Modern atom teorisinin babası İngiliz kimyager ve fizikçi John Daltondur. John Dalton 1803 yılında maddenin bölünemez ayrık parçacıklardan oluştuğu teorisini geliştiren ve  kanıtlayan ilk kişidir. Aslında maddenin küçük parçacıklardan